Welcome Message

"Yaşamak şakaya gelmez
Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
Bir sincap gibi meselâ,
Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden
Yani, bütün işin gücün yaşamak olacak."

7 Mayıs 2010 Cuma

Uzun bir aradan sonra...

Uzun bir aradan sonra tekrar herkese merhaba...

Sınavlar, ödevler, projeler, iş ve toplantılar; hepsiyle birden ilgilenirken blogu iyice ihmal ettim.

Öncelikle blogdaki birkaç değişiklikten bahsetmek istiyorum. Binbir zahmetle saatlerce uğraşa didine, blogspot temasını değiştirmeyi başardım! Blogun yeni temasıyla wordpress kullanmaya da gerek kalmadı bence.

Bir diğer değişiklik de blogun adresi oldu. "Onsekizimdensonra.blogspot.com" adresini, seyahat bursu sonrası yapacağımız interrail için aldığımız ama burs hayallerimizin gerçekleşmemesiyle ortada kalan "yolda.org" adresiyle değiştirdim. Hatta bir de adres çubuğunda çıkan blogger logosunu değiştiyip, turuncu arka fonlu bir "Y" harfi koydum! (Bunları yapmak çok zor şeylermiş gibi gelirdi, ama bir kere yaptıktan sonra aslında ne kadar kolay olduklarını anlıyorsunuz.)



Elbette blog ismindeki bu değişikliğin çok büyük, ve oldukça önemli bir sebebi var.
Büyük bir seyahat! Evet!! Ama nereye? neyle? Bunların hepsini çok ayıntılı bir şekilde bundan sonraki yazılardan birinde açıklayacağım.

Mayıs ayı hayatımın en yoğun ayı olacak belki de. Bütün ders bitirme projelerinin yapılması, ve rahatlıkla hayatımın macerası diyebileceğim, en büyük yolculuğuma hazırlanma ayı. Çünkü Mayıs sonunda okulum bitiyor ve ben bir gün daha kaybetmek istemiyorum.

Bütün bu işlerin arasında yapmam gereken diğer önemli şey, blogu güncellemek ve bir yazıları belirli bir formata oturtmak. Bu belki de en zoru. :)

Sonraki birkaç gün içerisinde son zamanlarda üzerinde vakit harcadığım bazı konular, kişiler ve yaptığım etkinlikler ile ilgili üst üste birkaç blog yazısı yazacağım.

Yazılardan ilki Heinz Stucke hakkında olacak, neredeyse iki aydır Heinz Stucke ile ilgili yazılar okuyor, bir bisiklet sitesinde yakaladğım kendisiyle yapılmış bir roportajı tekrar tekrar dinliyorum. Bisikletle yolda geçen bir ömür, dile kolay tam 50 yıl! Dünyanın en çok seyahat eden insanı... Kullandığı bisiklet 3 vitesli, 25 kg son derece sıradan bir bisiklet. Ve 600.000 km dir hala aynı bisiketi kullanıyor.





İkinci yazım bir önceki yazı World Wide Walk ile bağlantılı "yürüme" üzerine olacak. Jean dan sonra dünyanın etrafında yürüyen birkaç çılgın adam daha tanıdım. Bu yaşamların hikayelerine tanık olduktan sonra, insanın yürümenin o basit büyüsüne kapılmaması elde değil. Ben de daha sonra kendimce kısa bir yürüyüş yaptım, Sirkeciden Sarıyere ve Üsküdardan Beykoza kadar toplam 50 km kadar "yürüdüm". Yıllar boyunca otobüs, araba, motorsiklet ve bisiklet ile binlerce kez geçtiğim yolları yürüyünce, aslında hiç tanımadığımı farkettim. Diğer türlü gözünüze takılması imkansız olan o kadar çok ayrıntı yakalıyorsunuz ki yürüyünce... Artık yürüyerek dünyayı dolaşan insanları daha iyi anlayabiliyorum.










Üçüncü yazı, Alastair Humphreys ve Stephen Fabes hakkında olacak. Bir etkinlikte Belaruslu bir tıp öğrencisiyle bisiklet hakkında uzun uzun sohbet ederken biraz fazla yüksek sesle konuşmuş olacağız ki, o sırada 5 yıllık dünya turunun henüz ilk 4 ayını tamamlamış olan İngiltereli doktor Stephen yaklaşıp selam verdi. Kendisiyle bu sayede tanışıp, daha sonra tekrar birkaç kez buluşup birlikte harika vakit geçirdik. Stephen daha sonra dizinden bir
ameliyat olmak için otostopla Londraya döndü!





Dördüncü yazı, sırt çantası ve para kullanmadan seyahat eden Fransız dostum Fabrice hakkında olacak. Fransada 3 yıllık olan üniversitesini her yıl arasında birer yıl ara vererek 5 yılda bitirmiş. İlk yıl çok az bir miktar parayla Türkiyeden Japonyaya neredeyse bütün Asyayı bir yandan da çalışarak gezen, bu yıl da yola parasız ve sırt çantasız çıkarak seyahati bambaşka bir boyuta taşıyan, alkol ve sigara dahil hiçbir "uyuşturucu" kullanmayan bir vejeterjan; tek kelimeyle bambaşka; çılgın bir insan Fabrice.






Daha sonra bu yazın yaklaşık olarak 4 ay sürecek seyahat planımı açıklayacağım.Yolda geçecek bir 4 ay...

Zaman kalırsa Ko Tao, Ko Phangan, Full Moon Party, Gökova Pedallarımın Altında Bisiklet Turu, hakkında birkaç şey yazmam gerek. Günlük formatında değil de, daha çok bilgi paylaşma şeklinde yazmanın daha doğru olacağını düşünüyorum.

Hoşçakalın! :) Ankaraya giden treni yakalamak üzere "Özlempansiyoncular"la buluşmaya Haydarpaşaya gidiyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder